31 Mayıs halk ayaklanmasına düzenin ve onun AKP hükümetinin şiddetle yanıt vereceği herkesin malumuydu. 31 Mayıs 2013 tarihi itibarıyla esasen Türkiye’nin geleceğine yön verecek halk iradesi şekillenmiş, 12-13 Haziran saldırısına mukavemet bu iradeyi çelikleştirmek gibi bir işlev görmüştür.
31 Mayıs ve Haziran direnişleri sosyalist devrimin yolunu açmıştır. Artık kitleyle birlikte direne direne ele geçirdiğimiz yeni bir uğraktayız. Kavga kabaran, geri çekilen, daha büyük güçle kabaran dalgalar halinde devam edecektir. Dalgalar kapitalist düzene vurdukça zaafları ortaya çıkacak, taşıyıcı kolonları bir bir çökecektir.
Kavga sürdükçe kitleler taleplerinin ve özlemlerinin, düzene yönelik tadilatlar ve reformlarla gerçekleştirilemeyeceğini, dahası, talep ve özlemleriyle, mevcut düzen arasında bir bağdaşma olamayacağını sokaklardaki, meydanlardaki sıcak kavgalarının deneyimleriyle öğreneceklerdir. Sosyalist devrimcilerin görevi kitleyi, bütün bu süreç ve uğraklarda kitle çizgisinden kopmadan, hem ondan öğrenip, hem ona öğretek sosyalist devrim yolunda ilerletmektir. Mayıs ve Haziran direnişleri genel olarak sosyalistlerin öncelenmemiş derecede sorumlu, kitlelerin oluşturduğu direniş zincirinden kopmadan hareket etmeleri nedeniyle bu kadar başarılı olmuştur. Bu direniş zincirine sıkı sıkıya tutunarak sosyalizme yürüyeceğiz.
Halk direnişleri, faşist AKP hükümetiyle Kürt hareketi arasında yapılmış antlaşmayı geçersizleştirmiştir. Kürtler, Türkler birlikte bu direniş içinden tek bir irade olarak yeni bir sosyalist ülke kuracaklardır. Dünkü ve bu sabahki faşist saldırılar bu iradeyi bir kez daha test etmiş, başka bir ifadeyle, bir kez daha çeliğe su vermiştir. Kamil Park