Darbe girişimini tartışanlar için bir kaç küçük uyarı

Medyada ve AKP kurmayları arasında son günlerde darbe girişimiyle ilgili olarak ABD’ye yönelik suçlamalar, manipülatif iddialar sık işitilmeye başlandı. Zaman geçtikçe, resmin biraz daha netleşmesiyle, bu suçlamaların, iddiaların da dozunun artacağını öngörebiliriz.

Bu darbe girişimi de öncekiler gibi, ABD, NATO ( Burada, AB ülkeleri, Israil, S.Arabistan gibi müttefiklerin de rollerinin, en azından onayının olduğu ihmal edilmemelidir) yönlendirmesi ya da yönetimi altında gerçekleştirilmiştir.

Bu saatten sonra girişimin arkasında olan güçler etrafında sürdürülecek bir tartışmanın AKP diktatörlüğü tarafından diktatörlüğün konsolidasyonu için istismar edilmek isteneceğinden kuşku duymamak gerekir. Malumu tekrar tekrar ilan etmek, AKP’nin değirmenine su taşımak anlamına gelecek bir kısır tartışmadan sol güçlerin kaçınması gerekir.

Bugün itibarıyla sol için verimli olacak tartışma,  bu darbe girişimini kimlerin önlemiş olduğu veya başarılı olmamasında kimlerin, hangi güçlerin rol almış olduklarıdır. Önleyici işlevleriyle, hangi iç ve dış güçler, hangi amaçla son anda devreye girmiştir? Darbelerin gerçekleştirilmesinde nasıl -artık pek “dış” sayılamayacak- güçlerin devrede olması gereklilikse, önlenmesinde de farklı çıkarlara ve/veya önceliklere sahip güçlerin devreye girmiş olması gerekir. Tıpkı terör gibi, suikastlar gibi, darbeler de jeo-ekonomi-politik bilek güreşinin görünümleridir.

Bu ikinci tartışma konusunun, Türkiye’nin ve AKP diktatörlüğünün bundan sonra evrileceği doğrultuyu tahmin etmek, buna göre siyasal tavır veya önlemler almak, olası devrimci direniş hattının taktiklerini öngörmek bakımdan  verimli sonuçları olacaktır. Böyle bir sorgulamanın AKP rejiminin olası hamleleriyle bağlantılı olarak yürütülmesi zarurettir.

Evet,  bu girişim (belki “şimdilik” dememiz gerekir) başarısız olmuştur. Ancak bu iş daha epey su kaldıracaktır. Taşların yerine oturması için farklı görünümler ve boyutlar içinde keskin siyasal hamleler, hatta yeni darbeler, karşı darbeler görülebilecektir. Yani ülke durulmayacaktır. Devrimci durumlar dalgası öngörülmelidir.

AKP ve diğer düzen güçlerinin gündemi belirleme kapasitesine teslim olmamak gerekir. Mutlaka bu güçlerin karşısına bir ağırlık koymak gerekir. Yani onların karşısına sağlam öngörülerle donanmış siyasetle çıkmak, olmuşa fazla takılmak yerine olmuşun etkileri altında olacağa dikkat kesilmek lazım. Bu da, uçukluk anlamında ideolojik değil, somut, gerçekçi bir konumlanışı ön gerektirir..

Bir cevap yazın