Tayyip’in “Altın vuruşu” nu beklerken

16 Temmuz kalkışması sonrasında TC devleti fiili bir durum yaratılarak tasfiye edilmeye başlanmıştır. Devletin içi daha önceden hazırlandığı anlaşılan bir plana göre boşaltılıyor. TSK, tam anlamıyla, çökmüştür. Örgütsel yapısı fiilen, reel olarak işlemez hale gelmiştir.

Giderek  üniversiteler, eğitim kurumları, yargı kurumları, medya organlarının aralarında bulunduğu en dinamik ya da stratejik kurumların da,TSK gibi, önce fiilen sonra da hukuken tasfiye edilmek istendiği görülüyor.

Bir devrimci sol önderliğin iktidarı alabilmesi, en azından fiili iktidar odağı haline gelebilmesi için uygun bir ortam var. Ancak böyle bir önderlik yok. Oluyor böyle şeyler.

Türkiye buraya her şeyden önce ta baştan devrimci ufku sınırlı kurucu kadroların yanlışlarıyla döşedikleri yoldan geçerek geldi. Kurucu kadroların iki patolojik saplantısı, “komünizm” ve “Kürt sorunu”, somut politik ifadesini, onların emperyalizme teslim olmalarında, kendi devletlerine tampon işlevi yüklemelerinde buldu. Türk devletinin gericiliğinin iki temel kaynağı, Kürt sorununda kararlıkla izledikleri anti-demokratik, inkar edici politikalar ve emperyalistlere yaltaklanmak ve bu sayede menfaat temin etmek adına anti-komünist, anti-sol konumları her alanda takviye etmekti.

Genç solcu bedenleri, cesetleri üzerinde tepinmek onlar için vatanseverliğin olmazsa olmaz egzersizi, devlette liyakatın, sürdürülebilir kariyerin olmazsa olmaz kuralıydı. “Vatanı kökü dışarıda solculardan korumak” adına, kökü dışarıda emperyalistlerle işbirliği yapmaktan gurur duydular. Yetmedi, arkaik ideolojileri teşvik edip imal ettikleri arkaik “Türkçü- İslamcı” ürünleri solcuların üzerine saldılar. Ülkeyi bir uçtan diğerine yeşil kuşakla sardılar, bugün bu eğilimi, tutarlı bir şekilde,  cihatçılarla müttefik olacak kadar geliştirdiler. Kafa kesenlerle ittifak, bugün kendi kafalarının o cihatçılar tarafından kesilmesiyle sonuçlandı.

Emekçi, üretici sınıfın gönencini değil, kendi yaratıkları olan bir avuç asalak sermayedarın çıkarlarının takipçisi olmayı görev bildiler, sonra da onların topladıkları parsadan önlerine attıkları parçalarla beslenmeyi onur saydılar. Fethullah’ı, Tayyip’i  onlar yarattılar. Tabutlarına son çiviyi çaksınlar diye.

Gidişata bakılırsa, Tayyip “altın vuruş” için çok gecikmeyecek. Kimbilir, yarın belki yarından da yakın… Solun, solcuların hazırlıklı olmasında fayda var.

Bir cevap yazın