Syriza referandumunun sonucu : Evet gücünde “hayır”

Syriza’nın referandum kurnazlığının ne anlama geldiği bugün herhalde daha iyi anlaşılıyordur. Syriza, referandum sonucu olan “hayır” a evet işlevi vermeye çalışıyor. Zaten referandumla hedeflediği de buydu. Sahtekârca davrandı. Oportünist bir siyaset için böyle davranmamak aykırı olurdu.

Konuyla ilgili önceki bir yazıda, “sonuç hayır çıkarsa Syriza ne yapacak” diye sormuştum. Syriza’nın bir sol siyasetinin olmadığını, derdinin, Yunanistan’ın borçlarını ötelemek olduğunu belirtmiştim. Ötelemek de malum, bedava olmuyor. Ötelemenin bir bedeli var. Şimdi “hayır” da zafer bulanlar, ısrarla bu gerçeği görmezden gelmeye, saklamaya çalışıyorlar. Yani özcesi, “evet”  ve “hayır” arasında, Syriza’nın gayesi bakımından bir fark yoktu. Oysa, referandum sonucunu sanki Yunanistan’da devrim olmuş gibi sunanlar oldu

Syriza oportünizminin bizdeki izdüşümlerinin davranışları da aykırı değil tabii. Bakınız, oportünistler kendi içlerinde gayet tutarlıdırlar.Devrimci proletarya siyaseti içinde zigzaglar, tasfiye, çark edişler, yalan, sinizm, riya anlamına gelen oportünizm, kendi içinde, metodu, akıl yürütme biçimi, siyasal konumlanışı itibarıyla gayet tutarlıdır.

Mesela Gezi ayaklanması başladığında, “abartmayalım, buradan çıksa çıksa en çok sol oyların yüzde 35’e yükselmesi sonucu çıkar” diyenlerin, son genel seçimlerde HDP adına “sıfır nokta bilmem kaç” hesaplarıyla meşgul olmaları hep bu tutarlılığa işaret eder. Oportünizm hesapçıdır, parmak hesabı, bakkal hesabı fark etmez, ama hep hesapla meşguldur, sayılar, nicelik onun için çok önemlidir. İstatistikler verir, bu sayede ne kadar rasyonel olduğunu kanıtlamaya çalışır.  Oportünizm mantıkçıdır. Kağıt üzerinde kartondan kaleler kadar sağlam biçimsel mantıklar kurar.

Kabına sığmaz, Syriza ekonomisi üzerine denemeler kaleme almaya cür’et  eder. Yazının bir  yerinde, “ama tabii başarılı olamama ihtimali de var” kaydını düşer, öyle olsa da, menzile ulaşamadan o yolda şehit düşen aziz mertebesine layık görüleceği ilan edilir. Zaten bu başarısızlığın asıl müsebbibi de onun dışında, “kendi içine kapalı” olmaktan vazgeçmeyen ( “oportünizme taviz vermeyen” olarak okunmalıdır) onu sürekli çelmeleyen KKE’dir.  Mesela bu parti referandumda,  en azından (oportünizm ya minimalisttir ya da maksimalist),  “yetmez ama hayır” dememiş olduğu için kınanır. Yani başarının Syriza’nın (oportünizm olarak okunmalı); başarısızlığın KKE’nin (devrimci proletarya siyaseti) hanesine yazılacağı ilan edilir. Bu anlamında, bütün oportünistler “kendi içlerine kapalı” olanı hiç bir şekilde affetmezler. Baş düşman olarak görürler.

Oportünizm, her zaman en devrimci lafları  eder. “Acil devrim” ister. Ötekileri devrimci olmamakla, içine kapanmakla suçlar. Bu argümanı çok sever. Anlaşılır bir şey tabii. Düzen siyasetinin kuyruğuna takıldığını başka türlü nasıl saklayacak? Dedim ya, oportünist yalancıdır. Yalanın siyasetini yapar.

Pazarlamacılık işinde mahirdir. Düzen siyasetini proletarya siyaseti olarak, halkın “hayır” ını, halkın düşmanlarına  “evet” olarak pazarlar.

Oportünizm yanlışlardan öğrenmez çünkü kendisini yanlış üzerinde kurar. Yanlışın siyasetidir. Yanlıştan beslenir. Şimdi işbirlikçi HDP’nin, CHP’nin, Syriza’nın işbilikçiliklerinin defalarca kanıtlanması onlar açısından fark etmez, HDP’siz, Syriza’sız, CHP’siz  yapamaz. Bulunmadıkları yerde, onları yaratır. Onun için tarih sadece bugünden ibarettir.”Dün dündür bugün bugün”.

Dedim ya, oportünizm kendi içinde gayet tutarlıdır. Yalpalamaz. Devrimci mücadele içindeyse tam tersi. Bu ikincisini gerçekleştirebilmesi için birincisi gereklidir. Veyahut birincisi olmadan ikincisini ve dolayısıyla kendisini gerçekleştiremez.

Örnekse, Rus Devrimi tarihine bakalım. Ne diyoruz, tarih sadece geçmişten geleceğe bakmak değil, gelecekten de geçmişe bakabilmektir. Şimdi Trotsky’i, Moskova Mahkemeleri’nin sanıklarını şöyle bir düşünün, aralarında devrimci siyasal kariyeri boyunca oportünist zigzaglar yapmamış, aykırı konumlara savrulmamış olan var mı?

Tweetle

Bazı saptamalar

Galeri

1) ABD hegemonyası altındaki emperyalizmin bugün Afrika’dan, Asya’ya kadar geniş bir alanda uygulamaya koyduğu saldırgan, işgalci siyaset, başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin (Çin ve Rusya’yı onlara dahil etmek dünün “sosyal emperyalizm” sahtekarlığından pek farklı değildir) maruz kaldıkları bir dış … Okumaya devam et

Sahtekar Syriza, tıkanan KKE

Galeri

Bugün karşılaştığım iki HDP’li Kürt arkadaş, Syriza liderini kast ederek, “bak gördün mü, bir de adamı beğenmiyordun, nasıl sağlam çıktı, resti çekti” diyerek benim Syriza’ya haksızlık ettiğimi söylediler. Ben de cevaben, bu referandum talebinin Syriza’nın ve liderinin siyasal sahtekarlığını   … Okumaya devam et

KKE NE YAPMALI?

Galeri

Yunanistan’da reformist Syriza hükümeti göreve başladı.  Yunanistan Komünist Partisi (KKE) ara vermeden düzene karşı mücadelesini sürdüreceğini ilan etti. Elbette öyle yapmalı. Ancak bunu ne şekilde yapacağı önemlidir. KKE, bekleyelim, “nasıl olsa bunlar yakında çuvallarlar, vaatlerini yerine getiremezler, ne kadar haklı … Okumaya devam et

Yunanistan seçimleri ve Syriza

Galeri

Burada daha önceki yazımda Syriza hakkında söylemiş olduklarımı-ufak tefek değişikliklerle-  alıntılayarak seçimler öncesinde yeniden gündeme getirmek istiyorum. Syriza’nın kazanma ihtimali, Almanya’nın tehditlerine rağmen yüksek görünüyor. Bir kere Almanya bu tehditlerini gerçekleştiremez. Avrupa’nın bir “siyasal birlik” haline gelmesine, anglo-amerikanlar izin vermezler. … Okumaya devam et

HEBDO katliamı sonrası değerlendirmeler

Galeri

Charlie Hebdo katliamı sonrasında kimi sol çevrelerde, artık ABD’nin islamcı terörü beslemeyeceği, desteklemeyeceği, hatta islamcıların defterini düreceği yolunda bazen açık kimi zaman örtük şekillerde dile getirilen bir iyimser beklenti oluştuğu görülüyor. Bu beklentiye AKP hükümetinin deliğe süpürüleceği ihtimali de eşlik … Okumaya devam et