Marksizm-Leninizme göre, tutarlı anti-emperyalist konumun ilk adımı veya asgari ölçüsü anti-kapitalizmdir. Yani kapitalizmin inkârıdır.
Şimdi BRICS’in asli üyelerini sayalım : Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve G.Afrika. Son yıllarda başvuru yapan, İran, Etiopya, Mısır, S.Arabistan ve Türkiye (1) gibi ülkelerin de örgüte dahil olabilecekleri belirtiliyor. Bu ülkelerin hangisinin kapitalizmle sorunu var. Daha açık olalım: Bu ülkelerin hangisi anti-kapitalist?
Bu ülkelerin kapitalizmle, onun son, tekelci aşaması olan emperyalizmin ekonomik içeriği veya içsel işleyişiyle bir sorunları yok. Bu ülkelerin sorunları, onların ekonomik alanını sürekli olarak kendi lehine daraltmak isteyen, başka bir ifadeyle onları mevcut emperyalist hegemonya düzenine kayıtsız koşulsuz tabi kılmak isteyen emperyalizmin hegemonyacı anlayışıyla.
Dolayısıyla, şu ya da bu gelişmişlik düzeyinde kapitalist olan bu söz konusu ülkeler emperyalizmin asıl kaynağını ve dinamizmini oluşturan kapitalist üretim tarzına değil,onun siyasal olarak hegemonyacı bir anlayışla yürütülmesine, ekonomik kaynaklar, pazarlar üzerinde, bu sayede, egemenlik kurmasına, kendi çıkarlarına göre yönlendirici rol oynamasına karşıdırlar.
Söz konusu emperyalist hegemonya sistemi, sadece onun şu ya da bu ölçüde bileşeni olan (asli olarak) 5 ülkenin aleyhine işlemiyor. Neden olduğu sömürgecilik, ekonomik eşitsizlikler, adaletsizlikler, anti-demokratik uygulamalar, siyasal şiddet dolayısıyla, daha çok ve genel olarak, dünya emekçi halklarının, yoksul ülkelerin aleyhine hareket ediyor. Dünyanın her yanında gericiliği takviye ederek, en arkaik siyasal, kültürel, ideolojik yapılara dayanıyor. Veyahut, onlara destek oluyor.
Öyleyse, anti-emperyalist güçlerin, anti-kapitalist, anti-tekelci kapitalist olmasalar da, emperyalizmin hegemonyacı siyasetine karşı olan güçlerle bağlaşması siyasal aklın gereğidir. Proletaryanın, kurtuluş mücadelesi veren ezilen, sömürülen halkların siyasal çıkarları böyle bir bağlaşmayı zorunlu kılıyor.
Hegemonik sistemin NATO, IMF, Dünya Bankası, WTO, G7 gibi kurumsal yapıları karşısında siyasal-ekonomik konum alacak yapıların oluşturulması, söz konusu sistemin geriletilmesinde işlevsel araçlar olabilirler. BRICS böyle yapılardan biri olarak tasarlanıyor. Bu işlevi yerine getirebildikleri ölçüde bu tür araçların desteklenmeleri taktik açıdan siyaseten doğrudur.
Devrimci sosyalistler, ilerici ve ulusal demokratlar açısından bugün en öncelikli siyasal görev mevcut hegemonya sisteminin geriletilmesi, bu sayede, devrimci, ilerici hareketlere alan açılmasıdır. Bu alan açıldığı ölçüde, emekçi sınıfların, halkların ekonomik, demokratik kazanımları artar, güçlenir. Bu da, devrimci siyasetin hareket alanını genişletir.
NOTLAR:
(1) BRICS henüz tam anlamıyla kurumsallaşmadı. Hatta halen tasarım aşamasında olduğunu söylemek pek yanlış olmaz. Siyaseten ne şekilde evrileceği dahil olan ülkelerin siyasal yönelimleriyle alakalı olacak. Daha önce Arjantin ve Meksika gibi ülkeler de katılmak için başvurmuşlar, sonra ABD’nin tepkisi üzerine başvurularını geri çekmişlerdi.
Böyle bir durum Türkiye için de gelecek günlerde geçerli olabilir. Yani BRICS ekonomi-politik anlamda netleştikçe ve bu netleşme ABD ile siyaseten restleşme anlamına geldiği ölçüde, özellikle, Türkiye, S.Arabistan, Mısır gibi ülkelerin tavırlarında başvuruyu geri almak yönünde bir değişme olabilir.
Bu arada, İran’ın İsrail ve ABD karşısındaki kararlılığının neden olduğunu sandığım zayıflara özgü bir psikolojiyle, “İsrail Türkiye’ye de saldırabilir” demek gayri ciddidir. Bununla birlikte, İran ve İsrail’in girişecekleri açık bir savaşta, Türkiye’nin bunun dışında kalamayabileceğinin söylenmesi ciddiye alınmalıdır. Türkiye böyle bir savaşta, elbette, açık ya da örtük bir biçimde İsrail’den yana tavır alacaktır.
Ortadoğu’da, anti-İsrail, anti-Amerika, yani demokratik, ilerici bütün hareket ve kalkışmalarda zaten Türkiye ve İsrail her zaman müttefik olarak karşı hareket içinde oldular. Olmaya da devam ediyorlar. Mesela, bugün biri Suriye’yi işgal etmişken, öbürü de Suriye’ye fırlattığı füzelerle bu işgale destek oluyor.