Özgür Özel’in Meral Akşener’den farkı ne?

Meral Akşener bir süre önce Tayyip Erdoğan’la “normalleşti”. Beklenen bir şeydi. Şaşırmadık. Zaten daha önce eski ortağı Kılıçdaroğlu da, “hellaleşmiş”ti. AKP rejiminin evcil muhalefetinin siyasal davranışlarının farklı olmasını beklememek lazım.

Kılıçdaroğlu giderek daha geniş ve baskın şekilde bu rejimden kurtulma isteğini dile getiren kitleler nazarında inandırıcılığını yitirdiği, ve tabii “majestelerinin muhalefeti”nin inandırıcılığını arttırmak için postalandı.

Bu söz konusu muhalefeti zaten hakkını vererek yapmakta olan kadronun başına bu kez Özgür Özel atandı. Diğerine, İmamoğlu’na da dört yıl sonrası için söz verildi. “Düzen sözü”, yani daha önce Baykal’a, Kılıçdaroğlu’na da verilen sözlerden…

Özgür Özel biyolojik olarak Kılıçdaroğlu’ndan genç, hevesli bir taşra iğnecisi (Flaubert romanından fırlamış gibi), bu kerameti kendinden menkul hevesli genç, mitingten mitinge gaz almaya koşturulmak için biçilmiş kaftan. Bir kere, Kılıçdaroğlu gibi tembel değil. Allahı var, şu ana kadar, “muhalefet” alanı olarak karısının mutfağını tercih ettiğine de tanık olmadık. Yiğidi öldür hakkını ver!

Aslında, Akşener’den de daha hakikatli birisi olduğu anlaşılıyor. Erdoğan ile iki kez görüştü. Bu gibi vakalarda, ilki normalleşmeyse, tekrarı yumuşama oluyor. Özel, rejime sadakatini katmerli bir şekilde ifade etmiş oldu. Kendisi adeta “Yenikapı Ruhu” nun bedenlenmiş hali. Bundan iyisi Manisa’da mesir macunu! (1)

“Millet seçim istemiyor. Biz zaten 31 Mart’ta erken seçim vaadinde de bulunmamıştık (Pekiy, yumuşama vaadinde bulunmuş muydunuz?) . Ama ille de olacaksa, yani dört- beş yıl beklenmeyecekse, ortasını bulalım, gelin 2,5 yıl sonra yapalım”. Yani ne milletin istediği olsun, ne de Erdoğan’ın, hak geçmesin, tam ortası… Misyon muhalefeti de böyle olur zaten.

Tamam ortasını bulduk, yaşasın CHP! Haydi mitinge! Sahi bu haftaki ne mitingiydi?

Son 8-10 günde karşılaştığım tepkilerden söz edeceğim. Önce Sirkeci’de alışveriş yaptığım geçmişte bir iki kez AKP’ye de oy vermiş muhalif eczacı Özel için “kalıbının adamı değilmiş” dedi. Eczanede oturan konukları başlarını sallayarak teyit ettiler. Konuklardan, Karşı’da bir sağlık ocağında doktor olduğunu öğrendiğim zat, “kardeşim, madem gözün iktidar olmayı kesmiyordu, niye bu işe girdin, ayıp ya!” dedi.

Eski ülkücü, son iki cbaşkanlığı seçiminde İYİP’li olmuş, en son Kılıçdaroğlu’nu desteklemiş fotokopici kardeşler, “Akşener bile bundan iyidir” diyerek tepki gösterdiler. Benzer şekilde, bizim İskenderunlu Alevi berber, evvelki gün, “Kılıçdaroğlu’ndan da kötü, iyi ki oy vermeye gitmemişim” dedi.

Ha bu arada, sokakta mevzu açıldığında, erken seçim olmasın diyene rastlamadım. Muhtemelen Cumhur İttifak’ının kemikleşmiş seçmenleri istemiyorlardır. Zaten 3 ay yitirildi. Sosyalist solda da bir hareket yok.

CHP medyası, Özel ve İmamoğlu güzellemelerine devam ediyor. Partiyle arasına mesafe koymuş olduğunu söyleyenleri bile dönüp dolaşıp övgüler düzmeyi sürdürüyorlar.

Daha önce söylediğim gibi, “halk istemiyor” (Ki açık bir yalandır, çünkü 31 Mart’ın en dolaysız sonucu halkın bu rejimden bir an önce kurtulmak isteğidir), “halk seçim yorgunu” demek, gerçek bir siyasal partinin yaklaşımı olamaz. Gerçek, halk sınıflarından yana bir siyasal parti, halkın en özsel çıkar ve taleplerini saptar, ona uygun siyaset üretir.

Diyelim, halk gerçekten istemiyor, ama halkın çıkarları için siyaseten bir an önce olması gerekli. Gerçek halkçı bir parti halkın peşine takılmaz, halkın bir adım önünde onu peşine takar. Halkın çıkarı için olanı gerçekleştirmek için hareket eder. Kendi siyasal iradesini halkın iradesi haline getirir. O zaman ayak sürüyenler için parmak hesaplarının manası kalmaz.

NOT:

(1) Bu yazı yazıldıktan sanırım bir gün sonra Özel bir açıklama yaparak, mealen, “cbaşkanı asgari ücrete ve emekli aylıklarına zam talebimizi geri çevirdi, ama bakınız, sonunda dediğimize geldi, “yumuşama” yerine o da “normalleşme” yi telaffuz etti”. Hiç değilse bunu başarabildiği için sevinç içinde olduğu yüzünden okunuyordu.