Dünyanın farklı bölgelerinde patlama olasılığı giderek artan büyük bir doğrudan kapışmanın habercileri olarak görülebilecek el ense çekmeler giderek yaygınlık kazanıyor. Olası büyük savaşın cereyan edeceği iki ana coğrafyanın Avrupa ve Asya Pasifik bölgeleri olacağı açıktır. Brexit ile Britanya’nın Avrupa’yı acilen terk etmesi bunun teyidi gibi okunabilir.
Anglo-Amerikan emperyalizmi, daha önceki iki büyük savaşta da, aşağı yukarı aynı coğrafyaları savaşın ana alanları olarak belirlemişti.
Bugünkü emperyalist savaş olasılığını tartışmak bakımından doğrudan birincisinin sonuçlarından çıkmış ve onun devamı olan ikinci büyük savaştan çok birincisinin ön günlerine odaklanmak daha anlamlı olacaktır.
Birinci büyük savaşın dolaylı ön kapışmaları 1870’lerden itibaren yaygınlaşmaya başlar. Bugün olduğu gibi, o zaman da yeni bir dünya düzeni talebi rakip emperyalist güçler ve emperyalistleşme hırsları olan devletler tarafından yükseltilir. Kapitalizmin ilk büyük bunalımı bu eğilimleri güçlendirir. Giderek, geniş bir coğrafyada bölgesel tabir edilen savaşlar, iç savaşlar, jeo-ekonomi-politik suikastler, terör saldırıları vb girişimler yoğunlaşır. Diplomasi de giderek ekonomi-politik şantaj, tehdit ve pazarlıkların sivil alanı ya da sivil söylemi haline dönüşür.
Kolonilerin, yarı-sömürgelerin, etki alanlarının yer aldığı çevre ya da yan coğrafyalarda çoğu dolaylı olan savaşlar, iç isyanlar, genel olarak ekonomi-politik istikrarsızlaştırma girişimleri patlak verir. Britanya ve müttefiklerinin kontrollerindeki alanlarını genişletme, koruma, tahkim etme; rakip devletlerin onların etki alanlarını daraltmaya yönelik karşı hamleleri global çaptaki istikrarsızlığı olağan yollarla aşılamayacak ölçüde derinleştirir.
Ekonomik yaptırımlar, blokajlar malların ve sermayelerin ihtiyaç duyduğu dolaşım ve genişleme hareketlerini engeller. Artık mevcut dünya düzeni içinde işleri eskiden olduğu çevirme olanakları tükenmiştir. Dünya mevcut düzenin çerçevesine sığmamaktadır.
Unutmayalım bugüne kadar bütün dünya düzenleri genel savaşlardan çıktılar.
Daha önce bir çok kez yinelemiştim. Bu Ukrayna savaşı, aslında emperyalistlerarası dolaylı bir savaş. Anglo-Amerikan emperyalizminin Alman-Fransız emperyalizmiyle dolaylı savaşı.
Biraz daha sonra Çin hedefine görece daha doğrudan saldırı başlatılınca, ABD tarafından Japonya’ya, bugün Avrupa’da Almanya’ya yapılan muamele yapılacaktır.
Geçerken, bugün itibarıyla, hem Almanya hem Japonya emperyalist “vasal” devletlerdir. Bunu aklımızda tutalım.
Bu arada, Afrika’da son zamanlarda, özellikle Fransa’nın timarı olan ve sahip oldukları hammade kaynaklarıyla stratejik önem taşıyan devletlerde görülen darbeler konusunda aceleci değerlendirmelerden kaçınmak gerekir. Bununla beraber, bugün itibarıyla bu darbelerden en fazla zarar gören ülkenin Fransa ve dolayısıyla Fransız-Alman ittifakı olduğu açıktır.
Halen Ukrayna savaşının Avrupa üzerindeki ekonomik olarak yıkıcı etkilerine tanık olmaktayız. Öncelikle Avrupa, Anglo-Amerikan çıkarları etrafında hizaya sokuluyor. Japonya zaten kontrol altında.
Bu tür müdahalelerin özellikle stratejik açıdan öncelikli bölgelerde sık görüleceği bir süreçteyiz. Emperyalist savaş siyaseti devrededir. Bu siyasetin ne şekilde evrileceği muhtemelen ABD’de gelecek yıl yapılacak şeçimler sonrasında daha belirgin hale gelecektir.