Beklendiği gibi, CHP’nin başını çektiği düzen muhalefeti bir kez daha Tayyip Erdoğan’ın iktidarını sürdürmesinden yana tavır almıştır. Futbol tabiriyle boş kalenin hemen önünde ayağına gelen topu gol yapmak istememiştir.
“Millet ittifakı” bu seçimi protesto edeceğini açıklasaydı, Tayyip rejimi 23 Haziran’ı dahi göremeyebilirdi. Herhalde Tayyip Erdoğan ve temsil ettiği iktidar bloğu CHP’nin iptal karşısında aldığı bugünkü tavrı garantilememiş olsaydı, bu iptali göze alamazdı.
Bu arada, iptal kararından hemen önce Koç ailesi mesuplarının İmamoğlu’nu ziyaretlerini ona destek mahiyetinde görenler var. Olabilir. Ancak bu ziyaret, çok önce alınmış olduğu malum olan bu iptal kararı sonrasında İmamoğlu’nun “yanlış” bir protesto kararı almamasını telkin etmek için yapılmış da olabilir.
Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli’nin “muhalif” rolünü üstlenmiş bir versiyonudur. Görevi muhalefeti kontrol altında tutarak Tayyip’in rejimini sürdürmesini temin etmektir. Hemen şunu da ilave edeyim: Kılıçdaroğlu, tıpkı İmamoğlu gibi, sol kültürden gelmiyor. Solcu değildir.
Bunların peşine takılarak muhalefet yapılamaz. Bu rejim alt edilemez.
Tayyip’in kim olduğunu ne yaptığını, ne yapmak istediğini biliyoruz. Onu alt etmede devrim ve demokrasi güçlerinin önündeki en önemli engel Kılıçdaroğlu’dur. Onun liderliğindeki muhalefeti saf dışı etmeden, izole etmeden yol açmamız, ilerlememiz mümkün değildir. Bu gerçek bir kez daha teyit edilmiştir.
Eğer İstanbul adayının özel çabası olmasaydı, 31 Mart gecesi Tayyip Erdoğan bir kez daha yasa dışı şekilde bu seçimleri kazanmış olduğunu ilan edecek, Kılıçdaroğlu da yine sesini çıkarmayacaktı.
Seçimlerde CHP’nin bir çok metropolde kesinlikle Kılıçdaroğlu’nun performansıyla alakalı olmayan seçim başarısı sonrasında seçim iptaliyle ilgili tartışmaların başlatılmış olduğu bir sırada kendisine iktidar tarafından Çubuk’da bir ayar verilmiştir.
Seçimin iptal edileceğinin bilinmesine, iptalin göstere göstere gelmesine rağmen halkın sanki memlekette demokrasi, hukuk varmış gibi bir beklenti içine sokulması o halkla alay etmek anlamına gelir. Hele seçimin iptali için gösterilen gerekçeye baktığımızda aklımızla alay edilmek istendiğini görüyoruz. Artık iktidar bu halkla CHP’yi kullanarak alay ediyor. Dalga geçiyor.
Bir de CHP liderinin çıkıp, “bu YSK bir çetenin kontrolündedir” dedikten sonra aynı YSK’nın kontrolünde yenilenecek seçime katılacaklarını “her şey güzel olacak” diyerek ifade etmesi tüy dikiyor. Olmaz böyle şey!
Devrimcilere gelince, bugün hâlâ “bakacağız öbür muhalif arkadaşlar nasıl hareket ederse, öyle hareket edeceğiz. Veyahut, tavrımızı ona göre belirleyeceğiz” demelerinin devrimci bir siyaset tarzıyla alakası yoktur. Öte yandan, bazılarının kafalarının arkasındaki, “bir büyüyelim, bir kilolanalım o zaman bizi göreceksiniz. O zaman sizi döveceğiz” mealindeki anlayışın Leninci siyasetle hiç bir bağdaşır tarafı yoktur.
“Aynı gemide değiliz” demek, tek başına bir siyasete tekabül etmiyor. Bunun siyasetinin her somut sorun karşısında oluşturulması, yapılması gerekir. Bir an önce bu boykot eylemini organize edecek, bu boykotu kitlelerin talebi haline getirecek, CHP’ye alternatif, mümkün olduğu kadar geniş, devrimci sol bir muhalefet odağı oluşturmak zarureti var.
Yenilenecek seçimi Tayyip Erdoğan’ın kazanması kuvvetle muhtemeldir. Ancak o durumda dahi rejimin sürdürülmesi kabil değildir. Ülkenin içine girdiği ağır ekonomik kriz, üstüne üstlük vurdum duymazlık derecesinde artan hukuksuzluklar, adaletsizlikler, içeride meşruiyet bunalımını ağırlaştırmaktadır. Rejimin dışarıdaki sıkışıklığı da, onun uluslararası bağlamı nezdindeki meşruiyetini sorgulanır hale getirmiştir. Bu bağlamı teşkil eden güçler bakımından Tayyip’in, El Beşir muamelesi görmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Olası bir halk kalkışması karşısında, Sudan’daki gibi bir askeri darbe olasılığı vardır. Ancak olası bir askeri darbenin 15 Temmuz gözdağının, isterseniz, provasının devamı niteliği taşıyacağı da açıktır. CHP bugünkü hiç bir tutarlı tarafı olmayan tavrıyla şimdiden bu olasılığa yatırım yapmaktadır. Devrimci sol güçlerin bu oyunu bozmaları için acilen sahneye çıkmaları gerekiyor. Özlenen büyüme, güçlenme ancak böyle bir sahne alışla mümkün olabilir.